Osmanlı yönetimine karşı ilk Kürt ayaklanması,
İngilizlerin bölgeye geldikleri yıllarda, 1806’da ortaya çıktı. İngilizler,
padişahtan izin alarak yasallık kazandırdıkları Doğu Hint Şirketi’yle bölgeye
gelmişlerdi. Şirket; misyoner, mühendis, arkeolog ve antropolog görünümlü
casusların görev aldığı bir ihtilal örgütüydü... İngiltere’nin Ortadoğu’daki
etkisini arttırarak Hindistan-Mısır arasındaki kara parçasında etkin olmak için
çalışmalar yapıyordu. Arap ve Kürt aşiretlerine; para dağıtıyor, “insan satın alıyordu”… AKP’de Bakanlık
yapan Efkan Ala, Mehdi Eker, Taner
Yıldız; 15 Nisan 2018 günü,‘Çözüm süreçlerini incelemek’ için İngiltere’ye
gitti. PKK’nın İngiltere temsilciliği olarak adlandırılan ve kısa adı DPI olan (Democratik
Progress İnstitute), kuruluşta, Kürt temsilcileriyle basına kapalı görüşmeler
yaptılar. Bu ziyaret, Türk kamuoyundan saklandı. DPI, İngiltere derin
devletinin bir kuruluşuydu ve başkanlığını ‘Kürt asıllı liberal’ olarak
tanıtılan PKK’lı Kerim Yıldız yapıyordu. Toplantıya, Kerim Yıldız yanında, İrlanda eski Dışişleri Bakanı Dermot Ahern ve İngiliz ordusunun
askerleri de katılmıştı.
Ülkemizde toplumsal muhalefetin ve siyasi tartışmanın yoğunlaştığı bir dönem yaşanıyor. Kendiliğinden gelişen kitlesel eylemlerin ve siyasi tartışmaların niteliğini yükseltmek amacıyla bu bloğu oluşturduk. Hiçbir parti, grup ve toplulukla bağımız yoktur. Yazar Metin Aydoğan'ın yazılarını yayınlayacağız. Düşünsel yaşamımıza katkı koyacağına inandığımız yazıların, bilimsel tartışmalara yol açmasını diliyoruz.
27 Nisan 2018 Cuma
22 Nisan 2018 Pazar
23 NİSAN 1920: BİRİNCİ MECLİS
Birinci Meclis, ulusal
bağımsızlıktan ödün vermeyen, tutsaklığın her türüne karşı çıkan Müdafaa-i Hukuk anlayışının doğal
sonucuydu. Ulusun yazgısına yön vererek toplumun her kesimini etkiliyor, güç
aldığı halkı tam anlamıyla temsil ediyordu. Bağımsızlık savaşı yürütürken
devlet kurmaya girişilmişti ve meşruiyetini ulusal varlığın korunmasından
alıyordu. Dünya siyasi tarihinde örneği olmayan, gerçekten demokratik, savaşkan
bir yönetim organı, benzersiz bir temsil kurumuydu. Yetkisini ve yaptırım
gücünü, kabul ettiği anayasadan değil, millet iradesini yansıtan, yazılı
olmayan ve kökleri eskiye giden özgürlük tutkusundan alıyordu.
20 Nisan 2018 Cuma
24 HAZİRAN SEÇİMLERİ
Türkiye bugün, rejim değişikliğini içeren bir sorunla karşı karşıyadır.
Bu sorun, siyasi değil ulusaldır. Grup ve parti gözetmeden ulusun tümünü
ilgilendirmektedir. Bu nedenle çözüm, partilerüstü
bir anlayışı gerekli kılmaktadır. Partileri de içeren partilerüstü bir
anlayıştır bu.
17 Nisan 2018 Salı
“BOZKIRDAN DOĞAN UYGARLIK”: KÖY ENSTİTÜLERİ
Köy Enstitüleri, 17 Nisan 1940’ta
kuruldu. Değişik ülkelerin eğitim sistemleri içinde, Köy Enstitüleri kadar
üzerinde çalışma ve tartışma yapılan bir başka eğitim kurumu çok azdır. Bu
okullar, ulusal ya da uluslararası araştırmalara konu oldular; dünya eğitbilim
ansiklopedilerine girdiler, dünyanın birçok ülkesinde örnek alındılar.
Kapatılmalarının üzerinden 64 yıl geçti ama Köy Enstitüleri hâlâ tartışılıyor.
Acı ve hüzün veren bir özlem, direnme yaratan bir umutla anılıyor. Bunun nedeni
nedir? Nasıl ve ne amaçla kuruldular? Neden kapatıldılar? Günümüz eğitiminde
yerleri olabilir mi?
11 Nisan 2018 Çarşamba
KURTULUŞ SAVAŞ’INDA İÇ SAVAŞ
Vahdettin, Kurtuluş Savaşı’nı bastırmak
için; hükümet olanaklarını, fetvaları
ve işgalci devletlerin desteğini kullandı. Manevi dayanağı Halifelik ve buyruğu
altındaki fetva makamı Şeyhülislam, siyasi dayanağı ise İngiltere’ydi. Ağır
suçlamalar içeren çok sayıda fetvada;
Yunanlılara karşı savaşan millicilerin kafir,
milli güçlere karşı savaşanların
ise gazi ve şehit olacağı söyleniyordu. “Halifeliğe karşı gelenlerin dinden
çıktıkları” bunların şâki sayıldığı, “Kuran hükümlerine göre
öldürülmelerinin vacip olduğu” bildiriliyordu. Fetvalar; İngiliz ve Yunan uçakları, müttefik
torpidoları, konsolosluklar, Rum ve Ermeni örgütleri, Fener Patrikhanesi’nin
papazları tarafından ülkenin her yerine dağıtılıyordu. Teali İslam adlı bir hocalar
örgütü, yayınladığı bildiride, Yunan
ordusunun hilafet ordusu sayılması gerektiğini söylüyordu.
9 Nisan 2018 Pazartesi
KURTULUŞ SAVAŞI’NI KAVRAMAK
İsmet İnönü, 30 Ağustos 1930’da Sivas demiryolunun açılış töreninde, ulusal direniş
günlerini anımsatarak; “Anadolu insanı, dünyanın bütün ateşleri başına
yağarken, varlığı hazin bir kuşku altındayken, yalınayak ve sopayla
istilacılara karşı mücadeleye çağrıldı” demişti. Bu kısa ancak özlü söz;
Türk Kurtuluş Savaşı koşullarını ortaya koyan, belki de en iyi tanımlamadır, ya
da tanımlamalardan biridir.
4 Nisan 2018 Çarşamba
ULUSAL HAKLAR NEREYE?
Türkiye’de, ‘tarihin yeniden yaşanması’ biçiminde ilginç ve tehlikeli bir
dönem yaşanıyor. Ulusal varlık, şiddetini giderek arttıran sistemli bir baskı
altında. İçerde ekonomik yapı ve kamusal düzen çökerken, dışarda karmaşık ilişkilere
girilmektedir. Kıbrıs’tan işgal edilen adalara, İsrail’den hazine altınlarına,
Varlık Fonu’ndan Suriye olaylarına dek; bir dizi uygulama esrarını
korumaktadır. Türk halkı, bilmediği ve anlamadığı uygulamalarla düşünsel
karmaşa içine sokulmuşken; rejim değişikliğini içeren ‘başkanlık düzeni’
gündeme sokulmuş, Seçim Yasası’nda kuşkulu değişiklikler yapılmıştır. Türkiye,
sancılı bir geleceğe doğru yol almaktadır. Dışarda; nerede, kimlerle, neler
konuşulduğu, ne anlaşmalar yapıldığı bilinmemektedir. Yabancılarla yapılan kimi
görüşmelere, devlet yetkilisi bürokratlar alınmamaktadır.
1 Nisan 2018 Pazar
İSPANYA İÇ SAVAŞI
17 Temmuz
1936’da, başlayan İspanya İç Savaşı, 1
Nisan 1939’da bitti. ‘Uygarlığın beşiği’ Avrupa’da yaşanan bu insanlık
dramı, bir vahşet dönemiydi. Sömürge ve yarı-sömürgelerde silahlı şiddet
uygulayan emperyalist devletler, şiddeti Avrupa’da da kullanmaktan
çekinmemişti. Ulusal ya da toplumsal mücadeleye girişeceklerin, İspanya iç
savaşını incelemeleri ve günümüze yönelik sonuçlar çıkarmaları gerekir. Bu
savaş; ilkelerin ve değerlerin nasıl kolayca ayaklar altına alındığını, demokrasi havarisi ülkelerin
demokrasinin yok edilmesine nasıl göz yumduklarını gösteren, çarpıcı bir
örnektir. Bu savaş, İspanya
topraklarında yapılan bir ‘Avrupa İç
Savaşı’dır. Savaşa şu ya da bu oranda karışmayan, vatandaşı İspanya’da
savaşmayan ülke kalmamıştı. Üç yıl süren savaş sonunda; Bir milyon insan ölmüş,
iki milyon insan tutuklanmış ve beş yüz bin insan yurtdışına kaçmıştı. İspanya;
emperyalist ülkelerin, ideolojilerin, sistemlerin ve yeni silahların çatıştığı
bir arenaya dönüşmüştü.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)