8 Ağustos 2014 Cuma

PARTİLERDE PROGRAM VE TÜZÜĞÜN ÖNEMİ


Programlar, parti kurulurken açıklanan “güzel sözlerle” yüklü, gerçekleşmesi olanaksız sözverilerde bulunulan, daha sonra “rafa kaldırılan” propaganda sözleri değil; parti çalışmalarına yön veren, toplumsal yapıyı çözümleyen ve yaşamın gerçeklerine dayanması gereken belgelerdir. Değişime açık, canlılığı olan, sağlam ve tutarlı programları olmayan partilerin, başarısız olması kaçınılmazdır. Partilerde eylem temeldir, ancak eyleme yön veren program ve tüzüktür.


Program Partinin Anayasasıdır


Program her partinin kendi “anayasasıdır”. Partiler, kısa ve uzun dönemlerde gerçekleştirmek istedikleri amaçlarını, yapmak istedikleri toplumsal dönüşümleri, en özlü ve açık biçimde programlarına yansıtmak zorundadır. Parti programları, özellikle çok partili düzenlerde, yalnızca kendi partisini ve üyelerini değil, onlarla birlikte toplumu oluşturan tüm bireyleri ilgilendiren belgelerdir.
Yönetime gelme durumunda uygulanacak program, sınıfsal konumları ve düşünce yapıları ne olursa olsun tüm toplum kesimlerini etkileyecektir. Bu etki, ülkenin ve partinin güç ve konumuna bağlı olarak, uluslararası bir boyuta da geçerli olabilir.

Program Açık ve Net Olmalıdır

Parti amaçları, ideolojik temelleri, gelişim ve değişim açısından çok iyi düşünülmüş; toplumsal araştırma ve çözümlemeleriyle bilimsel temele oturtulmuş, uygulanabilir, somut ve net olmalıdır. Kitleler, ekonomik ve sosyal istemlerini ve bu istemlerin nasıl gerçekleştirileceğini programda açıkça görmelidir.
Programlar, parti kurulurken açıklanan “güzel sözlerle” yüklü, gerçekleşmesi olanaksız sözverilerde (vaatlerde) bulunulan, daha sonra “rafa kaldırılan” propaganda sözleri değil; parti çalışmalarına yön veren, toplumsal yapıyı çözümleyen ve yaşamın gerçeklerine dayanması gereken belgelerdir. Değişime açık, canlılığı olan, sağlam ve tutarlı programları olmayan partilerin, başarısız olması kaçınılmazdır. Partilerde eylem temeldir, ancak eyleme yön veren program ve tüzüktür.

Program Partinin Eylem Kılavuzudur

Programlar, partilerin eylem kılavuzları ve savaşımlarında onlara doğru yönü gösteren pusulalardır. Programa uymayan eylem ya da eylemsiz program, partiler için, yalnızca yararsız değil, aynı zamanda sakıncalıdır da. Program, ilke ve eylem arasındaki dağınıklık ve sonuçsuz kuramsal tartışma, partiye büyük zarar verir.

Program Belirleyicidir

İskoçyalı tarihçi ve ekonomist Davit Hume, 18.yüzyıl sonlarında yazdığı Partiler Hakkında Deneme kitabında; “Programın partileşmenin ilk evrelerinde, dağınık bireyleri bir araya getirirken önemli bir rol oynadığını, ancak sonraları örgütün öne çıktığını ve programın ikincil nitelik aldığını” ileri sürer.1
Bu, doğru ancak eksik bir saptamadır. Başlangıçta insanları aynı amaçlar çevresinde bir araya getiren program, örgütlü devinime ilk ivmesini verir ve eyleme dönüşür. Sürdürülen eylem, öngörülen amaçlar yönünde yürüdüğü ve başarılı olduğu sürece; programın önemi, işlevini yerine getirmiş olmanın olumluluğuyla ikincil duruma gelir. Bu gelişmeyle, yeni bir aşamaya geçildiği için programın yenilenmesi gerektiği anlamına gelir.
Friedrich Engels, Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin Gotha Programı’nı eleştirirken parti programı üzerine şunları söylemişti: “Genel olarak, bir partinin resmi programının, o partinin hareketlerinden daha az önemli olduğu doğrudur. Ancak yeni bir program, herkesin gözü önünde yükseklere çekilen bir bayrak gibidir ve herkes parti hakkındaki hükmünü buna göre verir.”2
Fransız siyaset bilimcisi Paul Marabuta, 1948 yılında yazdığı Dördüncü Cumhuriyette Sosyal Devrimler ve Siyasal Partiler adlı kitabında, programları, partinin ideolojik zenginliği olarak görür ve şu saptamayı yapar: “Partilerin düşüncesel ve eylemsel programları, onların bütün enerjisini aldıkları bir hazinedir.”3

Program Kitlelere Verilen Sözdür

Program, partinin kitlelere verdiği ve yerine getirmek zorunda olduğu sözdür. Partiye katılanlar, destekleyenler ya da seçimlerde adaylarına oy verenler; yönetime geldiğinde ondan, programını uygulamasını ve verdiği sözleri yerine getirmesini bekleyecektir. Programa sadık kalmayan, bu nedenle yükümlülüklerini yerine getirmeyen partiler, aldıkları desteğin düzeyi ve yoğunluğu ne olursa olsun, bu desteği kısa bir süre içinde yitirmekle karşı karşıya kalırlar.
İtalya’nın ünlü siyaset yorumcusu Miriam Mafaai, bu gerçeği şöyle dile getirmektedir: “Siyasal partiler kolektif olarak ortaya çıkar, istemlere ve umutlara karşılık verdiği sürece yaşar. Yurttaşın güvenini yitiren, seçmenden kopan, sorunlara yanıt getirmeyen siyasi partiler ölür.”4

Program Özgün Olmalıdır

Parti programı, toplumun tarihsel, kültürel ve ekonomik özelliklerini, bu özelliklere dayanan gereksinimlerini tam olarak yansıtmalıdır. “Olabildiği kadar kısa, sınırları belli ve açık seçik olmalıdır.”5
Bu kısalık, ancak bilimsel ve geniş kapsamlı bir araştırmayla sağlanabilir. Her ülkenin toplumsal ve tarihsel yapısı, sınıfsal ya da ulusal gereksinimleri, geçerli savaşım biçimi ve bunlara bağlı olarak toplumsal öncelikleri birbirinden ayrımlıdır. Bu ayrımlar, programlara yansıtılmak zorundadır. Parti programları, ülke gerçeklerine dayanarak gelişmeyi öneren, uygulanabilir ve özgün olmalıdır.

Program Kolektif Çalışmanın Ürünü Olmalıdır

Atatürk 15 Ocak 1923’de, Eskişehir’de halkla yaptığı söyleşide, program konusunda şunları söylemiştir: “Ülkemizde bağımsızlığının ve egemenliğinin korunmasını isteyen ve çeşitli zümreleri içeren bir halk vardır. Ulusun bağımsızlık ve egemenliğine dayanan gerçek çıkarlarını sağlamak için bir parti gereklidir. Böyle bir partinin programı, özel olarak, yalnızca bir kişinin kafasından çıkamaz... Program yapmak ve bu programı başarıyla uygulayabilmek için kesin olarak ülkenin bütün insanlarını, zekâsını, bilgilerini ve uzmanlıklarını bir araya toplamak gerektiği kanısındayım. Program, gerçek ve akıl çerçevesinde kalmalıdır, öznel yargılara değer vermemeliyiz. Hedefe ulaşmak için izleyebileceğimiz yolu, duygularımızla değil aklımızla çizmeliyiz.”6

Tüzük Uyulması Gereken Kurallar Bütünüdür

Parti tüzüğü, programla belirlenmiş kısa ve uzun süreli amaçların hedeflerin gerçekleşmesi için yapılacak çalışmalarda; örgütün işleyiş biçimini, uygulama yöntemlerini ve en üstten en alta dek tüm parti birimlerinin bağlı olduğu kuralları belirleyen, koşullar bütünüdür. Partinin anayasası program ise, uygulama yasaları tüzüktür.
Programı inceleyerek partiye üye olan insanlar, üyelik görevlerini yerine getirirken uymak zorunda oldukları kuralları, sahip oldukları yetki ve sorumluluğu, parti örgütleri arasındaki ilişki ve işleyişi, tüzükten öğrenirler. Bu nedenle tüzükler kolay anlaşılır, hızla uygulanabilir ve engelleyici yapıların oluşmasına izin vermeyen yalınlıkta olmalıdır. Hiçbir tüzük maddesi belirsizlik içermemeli, yoruma açık olmamalıdır.

Tüzük Programı Yaşama Geçirme Aygıtıdır

Programı yaşama geçirecek olan partinin yapısını ve işleyişini belirleyecek olan tüzük, program amaçlarıyla uyumlu olmalı, onunla hiçbir biçimde çelişmemelidir. Başlangıçta önemi anlaşılmayan ya da ayrıntı gibi görünen program-tüzük çelişkileri, zaman içinde, yalnızca anlayış ayrımlarına değil ileride önlenmesi olanaksız ayrılıklara ve bölünmelere de yol açabilir.
Devrim yapma amacıyla yola çıkan, yasadışı çalışan ve profesyonel kadrolara sahip Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi, üyelik aidatlarıyla ilgili olan ve küçük gibi görünen tüzüksel bir ayrılık nedeniyle, bir daha bir araya gelmemecesine bölünmüştü.

Tüzük Partinin Aynasıdır

Tüzük, düşünceyi eyleme dönüştüren parti organları arasındaki ilişkileri düzenlerken, parti örgütüne biçim veren yapıyı da kurmuş olur. Bir partinin türünü ve savaşım anlayışını anlamak için tüzüğüne bakmak yeterlidir. Gizli çalışmalardan parlamentarizme, sınıfsal savaşımdan ulusal örgütlenmeye dek değişik parti türleri, örgütsel yapılarını tüzükleri aracılığıyla oluştururlar. Tüzük, ideolojik ve örgütsel yapılanmayı ortaya koyan bir aynadır.

Tüzük, Partide Birliği ve Disiplini Sağlamanın Aracıdır

Tüzük, parti birliği ve disiplinini sağlamanın aracıdır. Her parti üyesi, örgütlü çalışma içinde uymak zorunda olduğu kuralları, yetki ve sorumluluk sınırlarını tüzükten öğrenir. Partiye üye olan her kişi, üye olduğu anda ve özgür istenciyle parti çalışmalarında uyacağı koşulları da kabul etmiş demektir.
Burada, parti tüzel kişiliğinin üyeye karşı taşıdığı sorumluluklar ile üyenin partiye karşı yükümlülüklerini içeren bir tür “sözleşme” yapılmış olmaktadır. Tüzük, bu “sözleşmenin” koşullarını belirleyen bir “belge” dir.
Binlerce insanın aynı örgüt çatısı altında bir araya gelip, başarı ya da başarısızlıkları paylaşarak politik eylem içine girmesi ve bu eylemin uyumlu parçaları haline gelmesi, başarılması güç bir iştir. Üye, bu güç işin üstesinden gelmenin koşullarını, genel eğitim ve eylem birlikteliği yanında, tüzükten öğrenir.
Güçlerin en yararlı biçimde, en etkin yollarla ve en hızlı biçimde birleştirilmesi ve bu birleşik gücün amaç doğrultusunda en etkili biçimde kullanılması gerekir. Örgüt işleyişinin kurallarını belirleyen tüzük, sağladığı ilişkiler düzeni ve sıkıdüzen (disiplin) ile bu kullanımı sağlayacak gücü, parti üst yönetimine verecektir.
Tüzük, parti kuruluşunda şu ya da bu biçimde hazırlanıp, kendi kurallarına kendini tutsak eden, durgun ve değişmez kurallar toplamı değildir. Tüzük, örgütlü eyleme, kazanılan deneyimlere ve gelişen süreçlere uygun olarak yenileşmeye açık olan, buna karşın kararlı bir sürekliliğe kavuşturulması gereken kurallar toplamıdır.

DİPNOTLAR

  1. Siyasi Partiler” Maurice Duverger, Bilgi Yay., 2.Bas., 1974, sf.9
  2. Gotha ve Erfurt Programlarının Eleştirisi” Sol Yay., I.Bas. 1969, sf.61
  3. Les Partis Politiques et les Mouvemonts Sciauxla IV.e
  4. Hasta Adam, Avrupa” Nilgün Cerrahoğlu, Cumhuriyet, 29.04.2002
  5. Gotha ve Erfurt Programlarının Eleştirisi” Sol Yay., I.Bas. 1969, sf.61
  6. Eskişehir-İzmir Konuşmaları” Kaynak Yay.,1.Basım, Haziran 1993, sf.77 ve 231

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder