17 Temmuz 2014 Perşembe

İSPANYA İÇ SAVAŞI – 2 (DEĞERLENDİRME)


Bugün, özellikle büyük devletlerin etki alanında bulunan azgelişmiş ülkelerin, İspanya iç savaşını incelemeleri ve günümüze yönelik sonuçlar çıkarmaları gerekir. Çünkü bu savaş; ilkelerin ve insani değerlerin nasıl kolayca ayaklar altına alındığını, “demokrasi” havarisi ülkelerin, demokrasinin yok edilmesine nasıl göz yumduklarını gösteren en çarpıcı örnektir. İspanya iç savaşından herkesin her zaman alacağı önemli dersler vardır. İspanya iç savaşı, İspanya topraklarında yapılan bir Avrupa iç savaşı’ydı. Savaşa şu ya da bu oranda karışmayan, vatandaşı İspanya’da savaşmayan ülke kalmamış gibidir. İspanya üç yıl içinde, emperyalist ülkelerin, ideolojilerin, sistemlerin ve yeni silahların çatıştığı bir arena olmuştur.



Halkın Durumu ve Politik Ortam

İspanya’da geniş halk kitleleri, çok uzun yıllara dayalı ağır sömürü ve baskı koşulları nedeniyle, egemen güçlere karşı sıradışı kin ve tepki içindeydi. Bu tepkinin oluşturduğu birikimle, içinde bulunduğu koşullardan kurtulmak ve bunu hemen yapmak istiyordu. Bu istek onları, hareketli, atak ve kararlı bir politik güç haline getirmişti.
Aynı tutum doğal olarak, politik savaşıma yön veren önderler için de geçerliydi. Halkın itici gücü onları daha atak devrimci eyleme sürüklüyor, onlar da halkı, daha köktenci savaşıma sokuyordu. O dönemde, sol olmak ve daha sol olmak, devrimciliğin kanıtı haline gelmişti.
Ülke gerçeklerine tam uyum göstermeyen bu sağlıksız politik ortam İspanya’yı, partiler sergisi haline getirmişti. Her tür politik eğilim kendisine taraftar buluyordu. Anarşistlerin Avrupa’da en güçlü olduğu yer İspanya’ydı. Nisan 1936 seçimlerinde tam 22 parti, parlamentoya milletvekili sokmuştu.
Parti karmaşası doğal olarak siyasi yarışın sertleşmesine ve politik çatışmaların yayılmasına neden oldu. Partiler, bir yandan kendi içindeki bölünmelerle uğraştı, öbür yandan başka partilerle çatıştı. Üstelik bu partilerin büyük çoğunluğunun, ideolojik dayanakları, yurt dışı kaynaklıydı. Aynı amaç çevresinde birleştiklerini ve güçlerini bu amaç için kullanacaklarını anlatan izlenceler ve gösterişli açıklamalar yaptılar ancak iyiniyete dayanan politik yakınlaşmayı sağlayamadılar.
Hemen tüm solcular kendilerinin de katıldığı Cumhuriyet hükümetine karşıydı. Anarkosendikalistler, komünistler ve sosyalistler, hükümeti yalnızca Franko tehlikesine karşı destekliyordu. Tümü, yollarını önceden ayırmıştı. Franko ayaklanması başladıktan üç hafta sonra, sosyalist ve komünistlerin sağ kanadı, Cumhuriyet Hükümeti’ni desteklerken sol kanadı desteklemiyordu. Kısa bir süre sonra kendi partilerindeki bölünmelerden ve politik anlaşmazlıklardan bıkan sosyalistlerle, Sosyalist Parti gençlik kolları üyelerinin tümü, Komünist Parti’ye katılmıştı.1 Hükümet güçlerinin silah, cephane ve yiyecek stoklarının tükenmek ve Cumhuriyet’in yenilmek üzere olduğu, 1937 Mayıs’ında; anarşistlerle komünistler birbirleriyle çatışıyor ve uzlaşmaz bir tutum sergiliyordu.2 “Ölene kadar mücadele” diyen başbakan Dr.Negrin, 1939 Şubat’ında, çağrısına olumlu yanıt veren komünistlerle birlikte son direnme noktaları oluşturmaya çalışıyordu. Ancak buna karşın sosyalistler, liberaller ve anarşistler Negrin’i, komünist partinin oyuncağı olarak şuçladı; ‘Önemli olan ölmek değil, barıştır’ dediler ve birbirleriyle çatışmayı sürdürdüler.3

Önder ve Önderlik Sorunu

İspanya, gerek iç savaş öncesi ve gerekse iç savaş süresince, politik, askeri, örgütsel ve ideolojik yeterliliği olan, birliği sağlayarak kitlelere öncülük edebilecek ve savaşımı başarıya ulaştırabilecek nitelikte bir önder kadro çıkaramadı. Savaş, askeri ve siyasi olarak iyi yönetilemedi.
Franko, hemen tüm sağcılara kendini önder olarak kabul ettirmeyi başarırken, cumhuriyetcilerde tüm kesimlerin saygınlığını kazanan bir önder çıkmadı. Faşistlerin eline geçen yörelerde siyasi yaşam sona eriyor, düzene ordu tek egemen oluyordu. Cumhuriyet hükümeti ise, ayaklanmayı bastırdığı yerlerde bile, ipin ucunu eline alamıyordu. Franko’ya karşı, komünist ve anarşistlere gereksinim duyuyor ancak onlara güvenmiyordu. Cumhuriyetcilerin elinde olan birçok yerde, hükümetin kararlarını dinlemeyen, kendiliğinden oluşan yönetimler ortaya çıkıyor, hükümet de bunları zorla dağıtma yoluna gidiyordu.
Her siyasi örgüt, kendine polis gücü kuruyor ve rakip gördüğü örgüt üyelerini sorguladığı, işkence ettiği gizli sorgu yerleri açıyordu. Sağ sosyalist lider Prieto, iç savaşın en kiritik günlerinde, (17 Aralık 1938), El Socialiste gazetesinde, Komünist Parti’nin Murcia’daki hapishanelerinde işkence gören sosyalist militanların listesini yayınlıyordu.4
İç savaşta cumhuriyetcilere önderlik edenler, askeri konularda ciddi bir yetersizlik içindeydi. Askeri strateji, örgütlenme, komuta ilişkileri ve savaş teknikleri konularında, bilgi ve yetenekleri son derece sınırlıydı. İç savaşı, geleneksel savaş kurallarına göre yürütmüşlerdi. Oysa bu kuralları faşist generaller onlardan daha iyi biliyordu. Birçok ülkede düzenli ordulara karşı başarılı olan gerilla savaşımı, İspanya’da uygulanmamıştı.

Uluslararası Çatışma Alanı

İç savaş, İspanya’nın bir iç sorunu olmaktan çıkmış ve örneği görülmemiş bir biçimde uluslararası bir olay haline gelmiştir. İspanya iç savaşı, İspanya topraklarında yapılan bir Avrupa iç savaşı’ydı. Savaşa şu ya da bu oranda karışmayan, vatandaşı İspanya’da savaşmayan ülke kalmamış gibidir. İspanya üç yıl içinde, emperyalist ülkelerin, ideolojilerin, sistemlerin ve yeni silahların çatıştığı bir arena olmuştur. Özellikle Alman ve İtalyan karışmasıyla, ulusal bağımsızlık savaşımına dönüşen çatışma, ulusçu olmayan yöntemlerle yürütülmüştür. Oysa söylemde herkes ulusal savaşım ve ulusçuluktan sözediyordu. Komünist Parti iç savaşın hemen başında, 18 Ağustos 1936’da yayınladığı bildiride; ‘savaşın, ülkedeki gerici güçlerle, ilerici bir İspanya isteyenler arasındaki mücadele olarak başladığını ancak kısa sürede bir bağımsızlık savaşına dönüştüğünü’ söylüyor ve ‘ülkenin zorba yabancıların kanlı çizmeleri altında çiğnenmesine son vermek için bütün İspanyol ulusunu ayağa kalkmaya’ çağırıyordu.5
İspanya’ya en kapsamlı karışmayı Almanya ve İtalya yaptı. Bu ülkeler yaklaşan savaşa hazırlık için kendilerine gerekli olan madenler karşılığı, İspanya’ya asker, silah ve çeşitli donanımlar gönderdi. İspanya’da çarpışan İtalyan asker sayısı 50 bini aşmıştı. Almanya, 2.Dünya Savaşında kullanacağı hemen tüm silahları burada denedi. Askeri tatbikat olarak gördüğü İspanya harekâtı, kendisine hem savaş deneyimi hem de maden kazandırdı.
Almanya ve İtalya, İspanya’ya her çeşit silahı büyük miktarlarla gönderdi. Gönderdikleri savaş uçağı sayısı 1300’dü. Bu yardımlarla silah gücü oranı ayrımlı biçimde Franko’dan yana dönmüştü. Bu oranlar, ağır toplarda 12’ye 1; bombardıman uçaklarında 15’e 1; savaş uçaklarında 10’a 1’di.6
Cumhuriyetcilere dış yardım yalnızca Sovyetler Birliğin’den geldi. Alman ve İtalyan karışmasına oranla çok cılız kalan bu yardımlar, beraberinde politik önermeleri de getiriyordu. Ekim Devrimi'nin 19.Yıldönümü olan 1937’de Komintern; Troçkizmi, “faşist burjuvazinin doğrudan ajanı” olarak mahkûm ediyor ve “faşizme galebe gelebilmek için İspanya’da Troçkizmi ezmek gerektiğini söylüyordu.”7 Sovyetler Birliği, kendi siyasal önceliklerini, ölüm kalım savaşımı içindeki İspanya’ya taşıyor ve İspanyol Komünistleri bu tutuma karşı çıkmadıkları gibi, önerilenleri sorgusuz uyguluyordu.

Demokratik Batının” Tutumu

Demokratik Batının’, İspanya iç savaşındaki tutumu, bu ülkeler için demokrasinin ne anlama geldiğini göstermesi açısından önemlidir. İç savaş başladığında Franko, dönemin faşist liderleri Hitler, Musollini ve Salazar’dan yardım istedi ve umduğundan çoğunu aldı.
Cumhuriyetçiler, seçimle gelmiş meşru hükümet oldukları için, “demokrasi”nin egemen olduğu ülkelerden yardım alacaklarından emindi. Yardım yerine düşmanca davranışlarla karşılaştılar.
Hükümet’ten ayrı kendi başına hareket etmesi mümkün olmayan birtakım büyük ABD tekeli Franko’ya yardım etti. Texas Oil Company yetkilileri, komünistleri ezdiği için Franko’ya yardım ettiklerini açıkça söylüyordu.8 Amerikalı gazeteci Charles Folz’un yazdığına göre: “Guernica’yı bombalayan Alman uçakları ve yollarda sürünen mültecileri bambalayan İtalyan uçakları hep ABD petrolünü kullanıyordu.”9 Franko’nun o dönemdeki Dışişleri Bakan yardımcısı Jose Maria Doussiangue, 1945 yılında aynı yazara; “Amerikan petrolü, Amerikan kredisi ve Amerikan kamyonları olmasaydı savaşı kazanamazdık.”10 demiştir.
Cumhuriyet Hükümeti’nin, Fransa’yla yaptığı bir yardım anlaşması vardı. Bu anlaşmaya güvenen cumhuriyetciler Fransa’dan yardım alacaklarını umuyordu. Fransa hiç bir yardımda bulunmadığı gibi, cumhuriyetçileri güç durumda bırakan uygulamalarda bulundu. Faşist birlikler büyük bir silah gücüyle Katalonya’ya saldırdığında, cumhuriyetci birlikler, yoğun uçak, top ve tank ateşi altında kırılıyordu.
Cumhuriyetçi direnişi yok etmek isteyen dış ve iç faşist güçler, Katalonya’ya gelen tüm yardım yollarını kesmişti. Fransa hükümeti tam da bu günlerde, 12 Haziran 1938’de, sınırı kapattı ve cumhuriyetci ordunun yok edilmesine olanak verdi. İngiltere ve Fransa, kendilerini yansız ilan etmesine karşın gerçekte Franko’dan yana oldu. Daha iç savaş bitmeden 27 Şubat 1939’da Franko hükümetini tanıdılar. Bunlar, stratejik konumu nedeniyle, İberik Yarımadasında güçlü bir İspanya istemiyordu. Bu nedenle İspanya İç Savaşı’nı timsah gözyaşlarıyla izlediler.
ABD, Fransa ve İngiltere; Almanya’nın İspanya’da Cumhuriyeti yıkmasına göz yumarlarsa, daha sonraki Alman saldırısını Sovyetler Birliği’ne yöneltmenin kolay olacağını düşünüyor, Hitler’e ödün üstüne ödün veriyordu. Ancak, acı bir biçimde yanıldılar. Hitler önce, savaşa karşı kararlı bir hazırlık içindeki Sovyetler Birliği’ne değil, anti-faşist dayanışmanın en güçsüz gördüğü, ödüncü ülkelere saldırdı. Almanya’nın saldırgan planını uygulamasını kolaylaştıran ve 2.Dünya Savaşı için onu yüreklendiren etkenlerden biri de, bu ödüncü siyasetti. Bu siyasetin ilk kurbanı İspanya halkı olmuştu.

DİPNOTLAR

1 “İspanya, 1936-1939” Hugh Thomas, 20.YY Tarihi Ans., Sayı 34, sf.664
2 a.g.e. sf.666
3 a.g.e. sf.666
4 “İspanya İç Savaşı” “Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi” Gelişim Yay., 3.Cilt, sf.868
5 “İspanyol Karşı Devrimi: Halk Cephesi Yenildi mi?” “Devrimler ve Karşı Devrimler Tarihi Ansiklopedisi” Gelişim Yay., Sayı 16, sf.375
6 “İspanyol Karşı Devrimi” “Devrimler ve Karşı Devrimler Tarihi Ansiklopedisi” Gelişim Yay., Sayı 16, sf.369
7 “SBKP ve İspanya” “Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi” Gelişim Yay., 3.Cilt, sf.868
8 “İspanya, 1936-1939” Hugh Thomas, “20.Yüzyıl Tarihi” Arkın Kitapevi, Sayı 34, sf.667
9 “İspanyol Karşı Devrimi” “Devrimler ve Karşı Devrimler Tarihi Ansiklopedisi” Gelişim Yay., Sayı 16, sf.376
10 a.g.e. sf.377

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder